7 Mayıs 2013 Salı

Türkiye Hakkında Bilgi

TÜRKİYE
Yüzölçümü :779.452 km²,
Nüfusu : 75 milyon
Yönetim şekli : Cumhuriyet
Başkenti : Ankara
Para Birimi: Türk Lirası
Eğitim : İlköğretim zorunlu ve Devlet okulları parasızdır.
Önemli Kentler : İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Konya, Mersin, Kayseri, Eskişehir, Antalya, Diyarbakır, Samsun, Şanlıurfa, Malatya, İzmit.
Sanayi : Dokuma, Gıda, Demir-Çelik, Dayanıklı Tüketim Malları, Motorlu Araçlar, Çimento, Şeker, Kâğıt, Plastik, Kimyasal Maddeler ve Orman Ürünleri.
Türkiye Haritası

 Türkiye'nin uluslararası telefon kodu +90 dır.



Türkiye ;
       Bir Akdeniz ve Ortadoğu ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti'nin hem Asya'da hem de Avrupa'da toprakları vardır. Üç yanı denizlerle çevrili olan Türkiye'nin genel görünümü kabaca bir dikdörtgeni andırır. Doğu- Batı doğrultusunda Asya Kıtasının batı kesiminden, Avrupa Kıtasının güneydoğu kesimine doğru sokulan bu toprakların uzunluğu yaklaşık 1.600 km kadardır. Türkiye, adını bu topraklara Asya'dan gelerek yerleşen Türkmenler ile öteki bazı halk topluluklarının daha sonraki kuşaklarını oluşturan Türkler'den alır.
       Kuzeyde Karadeniz, doğuda SSCB ve İran, güneydoğuda Irak ve Suriye, güneyde Akdeniz, batıda Ege Denizi, kuzeybatıda da Yunanistan ve Bulgaristan'la çevrili olan Türkiye'nin kara ve deniz sınırları uzunluğunun toplamı 11.000 km'yi aşar. Ülke yüzölçümünün yaklaşık %97'si Asya kıtasında, %3 kadarı da Avrupa kıtasındadır. Türkiye'nin Asya kıtasındaki toprakları Anadolu, Avrupa kıtasındaki toprakları ise Trakya olarak adlandırılır. Çanakkale ve İstanbul Boğazlarıyla Marmara Denizi bu toprakları birbirinden ayırır.
       Yaklaşık 8.333 km olan deniz sınırlarının % 78'ini Anadolu kıyıları, % 13'ünü adaların kıyıları, % 9'unu da Trakya kıyıları oluşturur. Bu sınırların üçte biri Ege Denizi kıyısındadır. Kara sınırlarının uzunluğu ise yaklaşık 2.753 km'dir. Kara sınırlarının en uzunu 877 km'yi bulan Suriye sınırıdır. Bunu 610 km uzunluğundaki SSCB, 454 km uzunluğundaki İran, 331 km uzunluğundaki Irak, 269 km boyunca uzanan Bulgaristan sınırı izler. Kara sınırlarının en kısa olan bölümü 212 km uzunluğundaki Yunanistan sınırıdır. Bu sınırlar içinde yer alan ülkenin en kuzey noktası sinop ilindeki İnceburun, en doğu ucu Kars ilinin güneydoğusunda, Türkiye'nin hem SSCB'ye hem de İran'a komşu olduğu nokta, en güney noktası Hatay ilinin Yayladağı ilçesine bağlı olan ve eskiden Beysun adıyla anılan Topraktutan köyünün güneyi, en batı noktası da Gökçeadanın batı ucunu oluşturan Avlaka Burnu'dur.
       Kara sınırlarının kıyıya ulaştığı noktalar Anadolu'da Artvin ilindeki Sarp köyü ile Hatay ilindeki Güvercinkaya, Trakya'da Kırklareli ilindeki Rezve deresi ağzı ile Edirne ilindeki Enez'in batısında Meriç ırmağı ağzıdır.
       Büyük bölümü Asya'da yer alan Türkiye yüzölçümü açısından SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Suudi Arabistan, Endonezya, İran, Moğolistan ve Pakistan'dan sonra bu kıtanın dokuzuncu büyük ülkesidir.
       Asya ile Avrupa arasında büyük bir köprü oluşturan Türkiye toprakları tarih boyunca birçok uygarlığın beşiği olmasıyla tanınır. İklim ve Doğal kaynaklar açısından yerleşmeye çok elverişli olan bu topraklarda yaşayan birçok halkın farklı dönemlerdeki kültürlerine ait çeşitli izlere ülkenin hemen her köşesinde sıkça rastlanır. Kıyılarındaki liman kentlerine ulaşan önemli kervan yollarının daetkisiyle oluşan zenginliği ele geçirmek isteyen birçok güçlü devletin saldırısıyla yıkıma uğrayan ülke, bu zenginliklerin çok çeşitli olmasının sağladığı üstünlük nedeniyle yaralarını kısa zamanda onararak yeni uygarlık değerleri yarattı. Dünyada gıda maddesi üretimi kendi gereksinimini karşılayan ender ülkelerden biri olan Türkiye, coğrafî konum açısından önemini günümüzde de korumaktadır. Yaz mevsimi başlarında Akdeniz kıyısında denize girilirken Toroslar'ın yüksek yamaçlarında kayak yapılabilen ve doğu kesimi yer yer karla kaplı olan Türkiye, doğal güzellikleri ve zenginlikleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.

Türkiye'nin Bölgeleri

Türkiye'nin Coğrafî Yapısı
       Ortalama yükseltisi 1.131 metre olan Türkiye, yüksek bir ülkedir. Orta kesimi çukurluk olan ve kenarlara doğru gidildikçe yükselen ülkenin kıyılarında genellikle fazla genişlemeyen alçak düzlükler yer alır. akarsu vadileriyle derin biçimde parçalanmış orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden oluşan yaylalara daha çok ülkenin orta kesiminde rastlanır.
       Karadeniz kıyısına paralel olarak uzanan Kuzey anadolu Dağları ile Akdeniz kıyısına paralel olarak uzanan Toroslar, ülkenin kuzey ve güney kesimlerindeyay biçimli yüksek dağ dizilerinden oluşur. Bu dağ dizilerinin yükseltisi doğuya doğru gidildikçe artar. Doğu Anadolu Bölgesinde birbirine yaklaşan Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslara bağlı dağ sıraları düğümü andıran bir görünümün ortaya çıkmasına yol açar. Ülkenin en yüksek alanları bu bölgededir. Güneydoğu Toroslar yayının güneyinde yer alan Güneydoğu Anadolu Bölgesi önemli bir yükseltiye rastlanmayan eşik alanlar ile yayla ve ovalardan oluşur. Ülkenin batı kesiminde ise dağlar denize dik olarak uzanır. Bir elin parmaklarını andıran bu dağlar, çöküntü alanlarıyla birbirinden ayrılır. bu kesimde genellikle doğu-batı doğrultusunda akan ırmakların taşıdığı alüvyonların birikmesiyle oluk biçimli çukur alanlarda oluşan ovalar ülkedeki en verimli tarım alanlarıdır. Türkiye'nin Trakyadaki toprakları fazla yüksek sayılmaz. Kuzey ve doğu kesimi Istranca (Yıldız) Dağları, güney ve güneybatı kesimi Işıklar (Ganos) ve Koru Dağları tarafından engebelendirilen bu topraklarınorta ve batı kesiminde alçak dalgalı düzlükler yer alır. Orta kesiminde Ergene havzası bulunan Trakya, yüzey şekilleri açısından bir çanağı andırır.
       İlk jeolojik zamanlarda oluşan kıvrımlanmalarla belirmeye başlayan ülke toprakları sonraki jeolojik dönemlerde aşınmış, göl ve denizlerle kaplanmış, kırıklar boyunca yer yer çökmüş ve yükselmiştir. Ağrı, Süphan, Nemrut, Erciyes ve Hasan Dağları gibi sönmüş yanardağlar magmanın bu kırıklardan yeryüzüne çıkması sonucunda oluşmuştur.
       Türkiye 'de son jeolojik dönemde geliştiği sanılan iki kırık  fay kuşağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Anadolu'nun içlerinden Yunanistan'a kadar uzanan Kuzey Anadolu kırık kuşağı, ikincisi ise KArlıova'dan Akdeniz'e doğru uzanan Doğu Anadolu kırık kuşağıdır. Bu kırık kuşakları ile çevresi etkinliğini sürdürmekte olan önemli deprem bölgeleridir. Bu bölgeler içindeki Erzincan'da 1939'daki bir deprem 33 bine yakın insanın yaşamını yitirmesine sebep olmuştur.
       Kıyıların açığında irili ufaklı birçok ada vardır. Birkaç kayalık dışında Karadeniz  adadan yoksundur. Akdeniz kıyıları açığında da önemli ve büyük bir adaya rastlanmaz. Türkiye'nin en büyük adaları Ege ve Marmara denizlerindedir. Bunlardan başlıcaları Gökçeada, Marmara Adası, Boca ada, Uzun Ada, Heybeli Ada, Kınalı Ada ve Cunda Adası'dır.
       Yüzey şekillerinin çeşitlilik göstermesi yaşam koşullarını önemli ölçüde belirler. Ülkenin kıyıdan uzak iç kesimi ile yüksek doğu kesimi denizlerin etkisine kapalıdır. Bu kesimlerde yağış az, doğal bitki örtüsü cılız, iklim serttir. Buna bağlı olarak kıyı kesimleri ile suyu bol ovalık kesimlerde sık olan yerleşim yerleri yarı kurak ve yüksek kesimlerde oldukça seyrektir.

Akarsular ve Göller
       Türkiye'den kaynaklanan akarsuların büyük bölümü denizlere ulaşır. Özellikle İç Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesinin bazı kesimlerinden doğan akarsular ise denize kadar ulaşamaz ve kapalı havzalarda sona erer.
       Akarsu kaynakları açısından zengin bir ülke olan Türkiye'nin önemli özelliklerinden biri de Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu havzalarını birbirinden ayıran su bölümü çizgisinin buradan geçmesidir. Türkiye'de akarsuyu olmayan coğrafi bölge yoktur. En çok su taşıyan akarsular Doğu Anadolu Bölgesinden kaynaklanır. En az akarsu kaynağı bulunan bölge ise Güneydoğu Anadolu'dur.
       Ülke topraklarının yaklaşık % 60'ından kaynaklanan sular Atlas Okyanusu havzasını oluşturan denizlere boşalır. Bu suları toplayan başlıca akarsulardan Çoruh ırmağı, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya Irmağı Karadeniz'e, Susurluk, Kocabaş ve Gönen Çayları Marmara Denizine, Ergene ve Meriç ırmakları ile Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ırmakları Ege Denizi'ne, Dalaman, Eşen, Aksu ve Manavgat çayları ile Seyhan, Ceyhan ve Asi ırmakları Akdeniz'e dökülür. Bu toprakların %24'üne yakın bölümünün suları dicle ve Fırat ırmakları aracılığıyla Hint Okyanusu havzasının bir bölümünü oluşturan Basra Körfezine ulaşır. Ülke sınırları dışında bir kapalı havza olan Hazar Denizine ulaşan Kura ve Aras ırmaklarının su toplama alanı ise % 3 kadardır. Ülkenin değişik bölgelerinde yer alan çeşitli kapalı havzalara su gönderen alanların toplamı ise % 13 dolayındadır. Suları denize ulaşmayan bu topraklardan çıkan akarsuların ulaştığı en önemli kapalı havzalar Tuz ve Van gölleri ile çukur kesimlerinde bazı bataklık ve su birikintilerine rastlanan Konya Ovası'dır. Türiye'den doğan akarsuların başlıca ortak özelliği, taşıdıkları su miktarının mevsimlere göre büyük değişiklik göstermesidir. Karların erimesine bağlı olarak akarsuların hemen tümü ilkbaharda kabarır ve yer yer taşkınlara yol açar.
        Türkiye'de 200 den fazla doğal göl vardır. Bu göllerden yaklaşık yarısının yüzölçümü 5 km²'den küçüktür. En büyük göller başta Van Gölü olmak üzere Tuz Gölü, Beyşehir ve Eğridir Gölleridir. En derinleri Van, Çıldır, Burdur ve Hazar Gölleri, en sığları ise Tuz, Akşehir, Ulubat ve Manyas gölleridir. Bazı bölgeler göl açısından oldukça zengin iken, bazı bölgelerde ise hiç göle rastlanmaz. En az göle rastlanan yöreler Güneydoğu anadolu ve Karadeniz bölgelerindedir. Marmara Bölgesi'nin Trakya bölümünde de çok az göl vardır. En çok göle rastlanan yöreler Doğu Anadolu, Akdeniz ve Marmara bölgelerindedir. Çok sayıda gölün yer alması nedeniyle Akdeniz Bölgesindeki Antalya bölümünün kuzey kesimi Göller yöresi adıyla anılır.
       Göllerden bir bölümünün suları tatlı, bir bölümünün suları ise az tuzlu, diğerleri de tuzlu ve acıdır. Dışa akışı olmayan kapalı havza konumundaki göllerin suları arazinin yapısına bağlı olarak tuzlu yada acıdır. Denizle su alışverişi içinde olduğundan birer kıyı gölü olan lagünlerin suları az tuzludur. Suları tatlı olan başlıca göller Beyşehir, Eğridir ve İznik gölleridir. Van Gölü'nün sularının acı olmasının nedeni, bileşiminde soda bulunmasıdır. Tuz ve Burdur gölleri ile Acı Göl'ün suları ise tuzludur. Türkiye'de 100 den çok yapay göl vardır. Suları tatlı olan akarsular ile göllerin tümünde balık yaşar. Bu göllerin bazılarında kerevit de bulunmaktadır. Lagünler balık açısından oldukça zengindir. Suları tatlı olmayan bazı gölleri besleyen akarsuların bazı kesimlerinde de balığa rastlanır. Baraj göllerinde balık da yetiştirilmektedir.

Türkiye'nin İklimi ve Bitki Örtüsü
       Türkiye üç farklı iklim tipinin etkisi altındadır. Genel olarak orta iklim kuşağı içinde yer almakla birlikte bazı kesimlerinin denize uzak oluşu, yükseklik ve dağların kıyıya paralel olarak uzanışı gibi nedenler bu farklılığa yol açar. Akdeniz Bölgesi'nin tümüne yakını ile Ege Bölge'sinin asıl Ege Bölümü ve Marmara Bölgesi Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Akdeniz ikliminin en genel özelliği yazların sıcak ve kurak, kışların da ılık ve yağışlı geçmesidir. Kar yağışının da görüldüğü Marmara Bölgesi'nde yazlar daha az kurak kışlar ise serin geçer.
       Karadeniz ve Marmara bölgelerinin Karadeniz'e komşu olan kıyı kesimi her mevsim yağışlı olan bir iklimin etkisi altında kalır. Bu iklimin en belirgin özelliği fazla uzun olmayan yazların oldukça sıcak, kışların da uzun, sert ve kar yağışlı geçmesidir. Az yağış görülen bu iklim tipinde günlük ve yıllık sıcaklık farkları büyüktür. Bozkır ikliminin etkisi altında kalan bölgelerde sıcaklık ve yağış açısından bazı farklılıklar görülür. Kışları en soğuk ve en uzun, buna karşılık yazları en kısa olan bölge Doğu Anadolu'dur. doğu Anadolu'nun kuzeydoğu kesimi ile doğu Karadeniz bölümünün doğu ve güneydoğu kesimi en çok yazın yağış alır. Oysa Doğu Anadolu Bölgesi'nin büyük bölümüne en çok ilkbaharda ve kışın yağış düşer. İç Batı Anadolu'nun bir bölümü, Göller Yöresi ve Güney doğu Anadolu Bölgesinin en çok yağış aldığı mevsim kıştır. İç Anadolu Bölgesi ile komşu bölgelerin kıyıdan uzak kesimlerine yağışın en çok düştüğü mevsim ise ilkbahardır. Başta İç Anadolu olmak üzere yazları çok sıcak geçen Güneydoğu Anadolu ülkenin en kurak bölgeleridir.
       Türkiye, yüzey şekilleri ve iklim koşullarına bağlı olarak doğal bitki örtüsü açısından komşularına göre zengin bir ülke sayılır. Toplam olarak onbin kadar bitki türü saptanan ülkede çok çeşitli bitki topluluklarına rastlanır. Türkiye'de doğal bitki örtüsü ülkeyi etkileyen iklim tipleriyle uyum içindedir.
       Akdeniz ikliminin etkilediği bölgelerin tanıtıcı bitki örtüsü makidir. Makiler, Akdeniz ikliminin uzun yaz kuraklığına uymuş olan, sürekli yeşil, genellikle sert ve geniş yapraklı çalı yada bodur ağaçlardan oluşur. Delice zeytin adıyla da anılan yabani zeytinin yayılma alanlarının genel olarak akdeniz ikliminden etkilenen bölgelerin sınırını belirlediği kabul edilir. Aşırı otlatma ve yangın gibi nedenlerle makinin ortadan kalkmasından sonra toprak açısından oldukça yoksullaşan alanlarda yetişen seyrek bitki örtüsüne garig adı verilir. Kuraklığa makiden daha dayanıklı olan kermes meşesi, ladin ve kekik birer garig türüdür. Akdeniz bitki toplulukları arasında ormanlar da geniş alanlar kaplar. Makiler bu ormanların yangınlarla yada insan eliyle yok edilmesi sonucunda ortaya çıkmış bir bitki örtüsüdür. Ege Bölgesi'nin kuzeybatı kesiminde fıstık çamı topluluklarına, Muğla ili kıyılarında da yer yer orman oluşturan günlük ağaçlarına rastlanır.
       Ilıman ve nemli bir iklimin etkisinde kalan Karadeniz Bölgesi'nin kıyı kesimi doğal bitki örtüsü açısından çok zengindir. Kıyının hemen ardında birdenbire yükselen dağların denize bakan yamaçları bol yağış aldığından gür ormanlarla kaplıdır. Karadeniz kıyısı boyunca alçaklarda daha çok meşe, gürgen, kestane ve kayınlardan oluşan ormanlara rastlanır. Batı Karadeniz bölümünün orta kesiminde karaçam toplulukları kıyıdan başlar. Kıyı kesiminde yalancı makilerle fındık ve çay bahçeleri de geniş alanlar kaplar. Denize bakan yamaçların orta yükselti kuşağında geniş yapraklı meşe, kestane, kayın ve gürgen; iğne yapraklılardan köknar ve ladin karışık ormanlar yer alır. Yükseklerde ise saf ladin ormanlarına rastlanır. Karadeniz ormanları, ormanaltı bitki toplulukları açısından da oldukça zengindir. Başlıca orman altı bitkisi ormangülleri Karadeniz ikliminin etkisi altında kalan tüm yörelerde görülür.

Turizm
       Türkiye'de turizmin önemi 1950'lerde kavranmaya başladı. Bu dönemde turistik yatırımda bulunacak kişileri desteklemek amacıyla yasalar çıkarılarak özendirici önlemler alındı. Bu alandaki girişimcilere gümrük, yatırım ve vergi kolaylıkları getirildi. Kredi olanakları sağlandı. Planlı dönemde turizmi merkezî bir düzenlemeyle geliştirme yoluna gidildi. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı kurularak bu bakanlığa bağlı iç ve dış bürolar açıldı.
       Doğal güzellikler, tarihî ve arkeolojik değerler açısından çok zengin bir ülke olan Türkiye dünyanın önemli turizm merkezlerinden biridir. türkiye'ye gelen turist sayısında sürekli bir artış gözlenmektedir. Turizm sektörü yaz turizmi, kış turizmi, dağ turizmi, kaplıca turizmi, av turizmi, kongre turizmi, gençlik turizmi gibi çeşitli etkinliklerden oluşur. Türkiye'nin 8.000 km' yi aşan kıyılarının önemli bir bölümünde günlük güneşlenme süresinin uzun olması, yaz mevsiminin uzun ve yağışsız geçmesi ve her türlü deniz sporuna elverişli olması nedeniyle yaz turizmi etkinlikleri ağır basar.

Türkiye'de Yetiştirilen Başlıca Ürünler
       Buğday, arpa, şekerpancarı, ayçiçeği, pamuk, baklagiller, haşhaş, üzüm, incir, turunçgiller, şeftali, fındık, antepfıstığı, zeytin, çay, yumurta, deri, balık, krom, Bor mineralleri, zımpara taşı, linyit, kömür.

Türkiye'de Sanayi
       Dokuma, gıda, demir-çelik, dayanıklı tüketim malları, motorlu araçlar, çimento, şeker, kâğıt, plastik, kimyasal maddeler ve orman ürünleri.

Türkiye'nin Doğal Yapısı
       Ülkenin yarısından fazlası yükseltisi 1.000 metreyi aşan yüksek alanlardan oluşur. Yaklaşık üçte biri orta yükseklikteki ovalar, yaylalar ve dağlar, %10'u da alçak alanlarla kaplıdır. En yüksek ve dağlık alanlar doğu kesimde yer alır. Kuzey kesimi Kuzey Anadolu Dağları, güney, doğu ve güneydoğu kesimleri de Toroslar engebelendirir. Ülkenin en yüksek noktası Ağrı Dağı'nın 5.137 metreye ulaşan doruğudur. Başlıca geniş düzlükler Çukurova ile Konya ve Harran ovalarıdır. Doğduğu ve denize döküldüğü kesimler ülke sınırları içinde olan en uzun akarsu Kızılırmak'tır (1.353 km). En büyük doğal göl 3.713km²  alan kaplayan Van Gölü'dür. Atatürk Barajı Gölü ( 817km² ) ise Türkiye'nin en büyük yapay gölü'dür. türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'nın yüzölçümü 279km² 'dir.

Türkiye'nin Tarihî ve Turistik Yerleri

  İstanbul Arkeoloji Müzesi
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü, Sultanahmet Semti’ndeki Gülhane Parkı girişinin sağından Topkapı Sarayı Müzesi’ne çıkan Osman Hamdi Bey Yokuşu üzerindedir.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere 3 müzeden oluşmaktadır.

 
       Efes Artemis Tapınağı
İzmir Selçuk’ta, Efes (Ephesos) Antik Kenti’nin dünyanın 7 harikasından sayılan ünlü tapınağıdır. Astemision olarak da bilinir. Önce M.Ö. 560-550 yıllarında Lydia Kralı Kroisos tarafından İon düzeninde yaptırıldı. M.Ö. 356′da bir delinin yakması üzerine aynı büyüklükte ancak 3 m. yüksek olarak yeniden inşa edildi.
55.10 x 115 m. boyutlarında mermer heykelleriyle de ünlü tapınak, Hellenistik Dönem tapınaklarının en büyüğüydü. M.Ö. 262′de Gotlar tarafından yıkıldıktan sonra onarılmadı.
Bristish Museum adına 1869-1874′te J. T. Wood ve 1904-1905′te David G. Hogart’ın yaptığı kazılarda bulunan tapınak kalıntıları, İngiltere’ye götürüldü.



Aspendos (Belkıs)
Antalya’nın 48 km. doğusunda İlkçağ’da kurulmuş bir antik kenttir. En önemli yapısı tiyatrosudur. Bu tiyatro, sahnesiyle birlikte günümüze ulaşabilen Anadolu’daki Roma tiyatrolarının en sağlam örneğidir. 15.000 seyirci kapasitelidir. İmparator Antonius Pius döneminde (138-164) Zenon adlı bir mimar tarafından yapılmıştır.


Beylerbeyi Sarayı

Bugünkü Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından II. Mahmud’un ahşap Sahil Sarayı yıktırılarak 1861-1865 yılları arasında, dönemin tanınmış mimarı Serkis Balyan’a yaptırılmıştır.
Saray, genellikle yaz aylarında, özellikle de yabancı devlet başkalarının ağırlanmasında kullanılmıştır. Sırp Prensi, Karadağ Kralı, İran Şahı, Fransız İmparatoriçesi Eugenie bunlardan bazılarıdır. Sultan II. Abdülhamid de 1918 yılında, ömrünün son altı yılını geçirdiği bu sarayda ölmüştür.

Dolmabahçe Sarayı
17. yüzyıla kadar Boğaziçi’nin koylarından biri olan bu yörenin; Altın Post’u aramaya çıkan Argonotların efsanevi gemisi Argos’un demirlediği, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi sırasında Haliç’e indirmek üzere gemilerini karaya çıkardığı yer olduğu ileri sürülür.
Beşiktaş Sahil Sarayı, Sultan Abdülmecid Dönemi’nde (1839-1861) ahşap ve kullanışsız olduğu gerekçesiyle, 1843 yılından başlayarak yıktırılmış ve aynı yerde günümüze dek gelen Dolmabahçe Sarayı’nın temelleri atılmıştır. Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı, 110.000 metrekareyi aşan bir alan üstüne kurulmuştur.
Dönemin önde gelen Osmanlı mimarları Karabet ve Nikogos Balyan tarafından yapılan sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur.
Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yeralan Muayede Salonu’ysa; padişahın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır.


Noel Baba Kilisesi
Aziz Nicholaos öldüğünde yapılan kilise veya şapel, 529 yılındaki zelzelede yıkılınca, daha büyük belki de bazilika tipinde bir kilise yapılmıştır. Peschlow, büyük apsisin güney tarafında eşit apsisli iki küçük mekân ile bugünkü binanın kuzey yan nefinin büyük kısmının bu ilk yapıya ait olduğunu tahmin etmektedir.
Bu kilise, 8. yüzyılda zelzele veya Arap akınlarıyla yıkılmış, daha sonra tekrar yenilenmiştir. 1034 yılında Arap Donanması’nın denizden yaptığı akınlarla harap olmuştur. 10 yıl harap durumda kalan kilisenin, 1042′de Bizans İmparatoru IX. Konstantin Monomakhos ve eşi Zöe tarafından tamir ettirildiği kitabesinden anlaşılmaktadır. 12. yüzyılda binaya bazı ekler yapılmış, kilise tekrar onarılmıştır.

Selçuk – Efes
İzmir İli Selçuk İlçesi sınırları içindeki Antik Efes Kenti’nin ilk kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına, Neolitik Dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri’ne kadar inmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ve kazılarda, Efes çevresindeki höyükler (tarih öncesi tepe yerleşimleri) ve kalenin bulunduğu Ayasuluk Tepesi’nde Tunç Çağı’na ve Hittitler’e ait yerleşimler saptanmıştır.

Ankara Etnoğrafya Müzesi
Etnografya, Ankara’nın Namazgâh adı ile anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Anılan tepe, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 15 Kasım 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı’na müze yapılmak üzere bağışlanmıştır. “Burası 10.11.1938′de sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938′den 10.11.1953 e kadar yattığı yerdir.


Pamukkale
Pamukkale, kaynak sularının kirecinden oluşmuş bir tepe.
Türkiye’nin en tanınmış doğa harikasıdır ve Denizli’dedir. Pamukkale 2700 metre uzunluğunda ve yüksekliği 160 metredir. Parlak beyaz rengiyle Pamukkale’yi 20 km uzaklıktan görmek mümkündür. Ayrıca Pamukkale de Antik Havuz, Antik Tiyatro, Arkeoloji Müzesi gezilmesi gereken yerlerdendir. Tepesinde antik Roma’dan kalma Hierapolis adlı kutsal antik şehir bulunur. 5-10 km yakınında Laodikya antik kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez olan Karahayıt vardır.

Yerebatan
Sarnıcı                                                                                                                                                                                         İstanbuldaki en büyük kapalı sarnıçtır.Civardaki saraylara su sağlamak için I.Justinyen(527-565)devrinde yaptırılmıştır.Sarnıç, 143 metre uzunluğunda ve 65 metre genişliği ile toplam 9.800 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır.
 
Kız Kulesi
Üsküdar’ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir.M.Ö 2475 yıllarına kadar dayanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule,Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur.

Mevlana Müzesi
Yılın her günü dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ziyaretçilerle dolup taşan Mevlana Müzesi Konyadadır.Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana Dergahı’nın  yeri,Selçuklu Sarayı’nın  Gül Bahçesi iken bahçe,Sultan Alaattin keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled’e hediye edilmiştir. 

Selimiye Camii
Edirne’de II.Selim ‘in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 80 yaşında yaptığı ve ”ustalık eserim ” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli baş yapıtlarından birisidir.

Peri Bacaları 
Kapadokya bölgesinde bulunan doğal yapılara verilen isimdir. Peri bacaları Kapadokya çevresinde bulunan yanardağlardan püsküren lavların milyonlarca yıl boyunca akarsuların ve rüzgarın aşındırması ile şekillenmişlerdir. 

Ayasofya Müzesi
 Bizans İmparatoru İustinianos tarafından 532-537 yılları arasında yaptırıldı. 916 yıl boyunca kilise, 481 yıl da cami olarak hem Hıristiyanlığın, hem de Müslümanlığın hizmetinde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisi ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla 1935 yılında müze olarak tüm insanlığın ziyaretine açılmıştır.

Fatih Camii ve Külliyesi
 İstanbul’un Fatih ilçesinde Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış olan cami ve külliyedir. Külliye 16 adet medrese, darüşşifa (hastane), tabhane (konukevi) imarethane (aşevi), kütüphane ve hamam bulunmaktadır. Şehrin yedi tepesinden birinde inşa edilmiştir. Cami 1766 depreminde yıkıldıktan sonra onarılarak 1771′de bugünkü halini almıştır.





2 Mayıs 2013 Perşembe

Türkiyenin Tarihi ve Turistik Yerleri

1.Pamukkale/Denizli
2.Kaçkar Dağları
3.Bozcaada /Çanakkale
4.Tuzgölü/Ankara Şereflikoçhisar
5.Selimiye Camii /Edirne
6.Bozcaada /Çanakkale
7.Yerebatan Sarnıcı /Istanbul
8.Aspendos/Antalya
9.Efes Antik Kenti/Selçuk Izmir
10.Assos Behramkale/Çanakkale
11.Tasköprü/Silifke
12.Ayetekla
13.Cennet Çökügü
14.Cambazlı Kilisesi
15.Tevekkül Ve Sultan Türbesi
16.Alaaddin Camii
17.Jüpiter Tapinagi
18.Göksu Deltasi
19.Frederik Barbarossa Aniti
20.Kıbrıs Sehitligi
21.Kültür Evi
22.Tekir Ambari
23.Uzun Çaburç(Diocaeserea)
24.Demirci Anıt Mezarı
25.Atatürkün Evi

26.Isik Kale
27.Kara Kabaklı
28.Tokmar Kalesi
29.Adam Kayaları
30.Silifke Kalesi
31.Galata Kulesi /Istanbul
32.Süleymaniye Camii/Istanbul
33.Meriç Köprüsü /Edirne
34.Kızkalesi/Mersin
35.Korikos Kalesi/Mersin
36.Ayas/Mersin
37.Kanlı Divane/Mersin
38.Roma Yoku/Mersin
39.Dört Anitli Anıtmezar/Mersin
40.Kilise Burnu/Mersin
41.Çukurpınar Magarası/Mersin
42.Alaköprü/Mersin
43.Mamure Kalesi/Mersin
44.Alahan Manastiri/Mersin
45.Cehennem Çukuru/Mersin
46.Cennet Obruğu/Mersin
47.Antik Basamaklar/Mersin
48.Astim Mağarası/Mersin
49.Izmir Saat Kulesi/Izmir
50.Nemrut Dağı/Adıyaman

51.Girlevik Selalesi/Erzincan
52.Sümela Manastırı/Trabzon
53.Yedigöller Milli Parkı/Bolu
54.Göreme/Nevsehir
55.Dolmenler/Edirne
56.Ainos Antik Kenti/Edirne
57.Bergama-Pergemon Antik Kenti/Izmir
58.Midyat/Mardin
59.Bodrum Kalesi/Bodrum-Muğla
60.Abant Gölü/Bolu
61.Ayancik Şelalesi/Sinop
62.Alanya Kalesi/Antalya
63.Damlatas Magarasi/Alanya
64.Düden Selalesi /Antalya
65.Kursunlu Selalesi/Antalya
66.Alanya Kalesi/Alanya
67.Manavgat Yaylalar/Antalya
68.Avanos/Nevşehir
69.Göreme/Nevşehir
70.Uçhisar/Nevşehir
71.Ortahisar/Nevşehir
72.Ürgüp/Nevşehir
73.Soganlı Vadisi/Nevşehir
74.Ihlara Vadisi/Nevşehir
75.Gülsehir/Nevşehir

76.Samsat Höyük/Adıyaman
77.Besni Kalesi /Adiyaman
78.Pirin Kaya Mezarlari/Adiyaman
79.Gerger Kalesi/Adıyaman
80.Cendere Köprüsü/Adıyaman
81.Dupnisa Mağarası/Kırklareli
82.Dolmenler/Kirklareli
83.Asagipinar Höyüğü/Kırklareli
84.Kanlıgeçit Höyügü/Kirklareli
85.Vize Kalesi/Kırklareli
86.Kıyıköy Kalesi/Kırklareli
87.Aya Nikola Manastırı/Kırklareli
88.Tekirdağ Müzesi
89.Rokaczi Müzesi/Tekirdag
90.Namık Kemal Evi/Tekirdağ
91.Gökçeada/Çanakkale
92.Gelibolu Yarımadası Milli Parkı/Çanakkale
93.Laodikeia/Çanakkale
94.Rumeli Hisari /Istanbul
95.Yeşil Türbe/Bursa
96.Yeşil Cami/Bursa
97.Uşak Kanyonu
98.Melen Çayi
100.Giresun Kalesi

101.Tirebolu Kalesi/Giresun
102.Enez
103.Bozburun
104.Manyas
105.Kadifekale /Izmir
106.Agora /Izmir
107.Mevlana Müzesi/Konya
108.Uludağ/Bursa

2 Ocak 2013 Çarşamba

ZONGULDAK

Zonguldak İli Telefon kodu 372,
Zonguldak İli plaka numarası 67

Zonguldak İli Yüzölçümü 8.629 km²
Zonguldak Nüfusu ise 1990 yılı verilerine göre 1.079.713

Zonguldak İli'nin İlçeleri
       Zonguldak Merkez, Alaplı, Amasra, Çaycuma, Devrek, Eflani, Ereğli, Gökçebey, Karabük, Kurucaşile, Safranbolu, Ulus, Yenice.

Zonguldak İli'nin Tarihî ve Turistik Yerleri
      Alaplı, Ilıksu, Kapuz, İnkumu ve Amasra Plajları; Mllî Egemenlik Ormanı, Göl Dağı, Yayla, Kocaman, Bostanözü, Çamlık, Baklabostan ve Gürleyik orman içi dinlenme yerleri; Cumayanı, Kızılalma ve Mencilis Mağaraları; Amasra Kalesi; Amasra'daki Kilise; Fatih ve İskele Camileri; Eyiceler ve Hacı Nuri Mescidleri; Bartındaki Orta Cami ve Yukarı (Halil Bey ) Camisi; Safranbolu'daki Gazi Süleyman Medresesi; Eskicami (Gazi Süleyman Paşa Camisi); Taş Minare, Köprülü, Hidayetullah, Dağdelen, Kazdağlı, İzzet Mehmet Paşave Kaçak Lütfiye Camileri; Kalealtı ve Ali Baba Tekkeleri; Cinci Hanı; Eski ve Yeni Hamamlar; Taşköprü, Tokatlıköprü ve İnceköprü; Safranbolu Evleri.

Zonguldak Hakkında Bilgi
      Zonguldak denilince akla hemen kömür gelir. Ülkemizdeki tek taş kömürü üretim alanı Zonguldak İli'nin sınırları içindedir. Bulunuşundan günümüze kadar özellikle sanayide kullanılan değerli bir enerji kaynağı olması nedeniyle önemini koruyan taşkömürü, karaelmas olarak da adlandırılır. Bu nedenle bazı kaynaklarda Zonguldak'tan Karaelmas Diyarı adıyla söz edilir.
      Zonguldak yöresinde varlığı saptanan ve bir bölümünde üretim yapılan taş kömürü yataklarının yer aldığı bölge Ereğli- Zonguldak kömür havzası olarak adlandırılır. Bu havza batıda Ereğli mendireğinden doğuda Kastamonu il sınırları içindeki İnebolu'ya kadar uzanır. Güneyde sınırı Devrek, Yenice, Karabük ve Araç yörelerine kadar genişleyen havzadaki taş kömürü yatakları, kuzeyde Karadeniz dibinin altlarına doğru sokulur. Bu sınırlar içinde Havza'nın yüzölçümü 13.350 km²'yi bulur. Bu alanın yaklaşık 2.200 km'si Karadeniz'in altındadır. Oldukça geniş bir alanı kaplayan havzanın bir bölümü Kastamonu İl sınırları içindedir.

Zonguldak'ın Coğrafî Yapısı
       Karadeniz Bölgesi'nin Batı Karadeniz Bölümünde yer alan Zonguldak İli toprakları hiç bir kesimde 2.000 metreyi aşmaz. İl topraklarının yaklaşık yarısı dağlardan, üçte biri dalgalı düzlüklerden, geri kalanı da terım alanı olarak değerlendirilen alçaktaki ovalardan oluşur.
       Zonguldak İl topraklarını Kuzey Anadolu Dağları'na bağlı dağlar engebelendirir. İlin kuzey ve kuzeydoğusunda yer alan dağlar, bu dağ sırasının kıyı dağlarından olan Küre Dağları'nın batı uzantılarıdır. Kuzeybatı kesimini ise Göl Dağı ve Orhan Dağı engebelendirir. Bu yükseltilerden Göl Dağı Zonguldak Dağlarına Orhan Dağı ise Kıyı Dağlarına bağlıdır. Zonguldak ilinin güney kesimini ise Kuzey Anadolu Dağları'nın iç sıralarındanBolu Dağları'nın bazı uzantıları engebelendirir. Bazı haritalarda Gökçeler Dağı olarak da geçen Arkut Dağı bu kesimdeki başlıca dağlık alanı oluşturur. Doğu kesimdeki önemli yükseltiler ise Göktepe ve sarıçiçek Tepesidir.
       Dağların kıyıya ve akarsu vadilerine alçalarak yok oldugu yerlerde görülen yayla düzlükleri yer yer tarımsal üretim de yapılan hayvancılık alanlarıdır. Geniş kıyı düzlüklerine rastlanmayan ildeki en önemli ovalar vadi tabanlarının genişlediği kesimlerdedir.
       Zonguldak ili topraklarından kaynaklanan sular , bazı küçük akarsular ile Bartın ve Filyos Çayları aracılığıyla Karadeniz'e ulaşır. Bu küçük akarsulardan ikisi üzerinde kurulan Gülüç ve Kozlu barajlarının ardında suların birikmesiyle oluşan yapay göller Zonguldak ilindeki başlıca göllerdir. İl sınırları içinde önemli bir doğal göle rastlanmaz.
       Fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz kıyısının birçok yerinde yazın denize girilen kumsallar vardır. Bu kıyıdaki en önemli girinti, kuzey rüzgarlarına kapalı olan ve içinde Ereğli limanı bulunan koydur. Başlıca çıkıntılar ise bu koyu oluşturan çıkıntının ucundaki Baba Burnu ile Hisar Burnu, Yıkıkburun ve Çakraz Burnu'dur. Bu kıyı açığında yer alan bazı kaya parçalrından oluşan küçük adalrdan en önemlisi, Amasra açığındaki Büyükada'dır.

Zonguldak İli'nin İklimi ve Bitki Örtüsü
       Zonguldak İli Karadeniz Bölgesi'nin batı kesiminde görülen ılıman bir iklim tipinin etkisi altında kalır. İç kesimlere doğru gidildikçe, özellikle kışın kara ikliminin etkilerine rastlanır.
       Nemli ve fazla soğuk olmayan bir iklimin etkisi altında kalan Zonguldak doğal bitki örtüsü açısından zengin bir ildir. İl alanının yaklaşık %60'ı ormanlarla örtülüdür. Karadeniz kıyısına bakan dağların yamaçları geniş yapraklı, iç kesimdeki dağlık alanlar ise daha çok iğne yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlarla kaplıdır. Ormangülü gibi ormanaltı bitki örtüsü açısından da zengin olan bu ormanlar kıyı dağlarında ıhlamur, kestane, gürgen, meşe ve kayınlardan, iç kesimlerde ise karaçam, köknar ve sarıçamlardan oluşur.

Zonguldak İli'nin Ekonomisi
       Zonguldak ili ekonomisi büyük ölçüde madenciliğe, yani taşkömürü üretimine bağlıdır. Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) tarafından işletilen Ereğli-Zonguldak Kömür Havzasındaki yüksek nitelikli taşkömürü içeren maden yatakları rezervinin bir milyar tondan fazla olduğu sanılmaktadır. Bu yatklar havzadaki jeolojik yapının neden olduğu güçlükler yüzünden kolay işletilemez. İşletme güçlüğünün yanısıra modern madencilik yöntemlerinin de yeterli ölçüde kullanılmadığı havzada taşkömürü damarlarına ulaşabilmek için birçok kuyu ve galeri açılmıştır. Bu kuyulardan bazılarının derinliği 800 metreyi aşar. Demir-çelik tesislerinin Karabük ve Ereğli'de kurulmasının başlıca nedeni taşkömürü üretim alanına olan yakınlıklarıdır. Bu yakınlık düşünülerek kurulan bir başka tesis de türkiye'nin ilk bölgesel elektrik santrali olan Çatalağzı Termik Santralidir.

       Eskiden tüm ulaşımı büyük ölçüde denizyoluna bağlı olan Zonguldak İli, ırmak hattının açılmasıyla1937'de ülkenin demiryolu ağına bağlandı. Kozlu'ya kadar uzanan bu demiryolundan başka ereğli ile Armutçuk arasında da bir demiryolu hattı vardır. Eskiden yolcu taşımacılığında büyük önem taşıyan il kıyılarındaki limanlardan günümüzde daha çok yük taşımacılığında yararlanılır. Zonguldak ili gelişmiş karayolu bağlantılarına sahiptir.
       Ekime elverişli alanları yetersiz olan Zonguldak ilinde tarımsal üretim fazla önem taşımaz. Daha çok büyük baş hayvan yetiştiriciliği yapılan ilin kırsal kesiminde halkın bir bölümü ormanlarda çalışarak geçimini sağlar. Kıyı kesiminde bir kısım halk da balıkçılık yaparak geçimini sağlar. Doğal güzellikleri ile ilgi çeken birçok kesimde de orman içi dinlenme yerleri kurulmuştur. İl kıyılarında doğal kumsalların bulunduğu bölümler yazın büyük ilgi görür. İlin gözde plajları Alaplı, İnkumu ve Amasra kıyılarındadır.

Zonguldak İli'nin Yöresel Yemekleri (Zonguldak Mutfağı)

       Kabaklı Tatlı Börek, Kıymalı Islama, Beddam Mancar Yemeği, Pumpum Çorbası, Tıntış Çorbası, Lahana Turşusu, Tirit, Kabuklu Fasulye, Doruk, Çöpele, Pirinçli Börek, Malay, Yaprak Sarma, Cevizli Dolma, Oğmaç Çorbası, Beyaz Baklava gibi yöresel yemekleri vardır Zonguldak mutfağının.

YOZGAT

Yozgat'ın Haritası
Yozgat'ın Telefon Kodu 354,
Yozgat'ın Plakası 66,

Yozgat'ın Telefon Kodu ve Plakası, Yozgat Merkez

Yozgat'ın Yüzölçümü 14.132  km²
Yozgat'ın Nüfusu ise 582.839 dur.

Yozgat'ın Turistik Yerleri

Yozgat'ın İlçeleri
      Yozgat Merkez, Akdağmadeni, Aydıncık, Boğazlıyan, Çandır, Çayıralan, Çekerek, Kadışehri, Saraykent, Sarıkaya, Sorgun, Şefaatli, Yenifakılı, Yerköy.

Yozgat'ın Tarihi Yerleri


Yozgat'ın Tarihî ve Turistik Yerleri
      Yozgat ÇAmlığı Milli Parkı; Akdağmadeni Kadı Pınarı Orman İçi Dinlenme Yeri; Sarıkaya Terzili Kaplıcası; Tavion İlkçağ Kenti Kalıntıları; Yozgat Ulucamisi ( ÇApanoğlu Camii), Cevahir Ali Efendi, Başçavuşoğlu, Yerköy ÇApanoğlu Camileri; Yozgat Müzesi; Yozgat Saat Kulesi.

Yozgat Tarihi Yerleri


Yozgat Hakkında Bilgi
       Yozgat İli toprakları hemen hemen Anadolu'nun tam orta kesiminde yer alır. Kuzeydeki topraklarından küçük bir bölümü Karadeniz Bölgesi'ne taşan il toprakları İç Anadolu Bölgesi'nin sınırları içinde kalır. Nüfus artış hızı oldukça düşük olan Yozgat İli'nde 1990 yılı verilerine göre kilometrekare başına ortalama 41 kişi düşer. Bunun nedeni ekonomik olanakları kısıtlı olan Yozgat İli'nde yaşayanların bir bölümünün yeni iş olanakları elde etmek amacıyla zaman zaman başka illere göç etmesidir. İlin en büyük kentleri Yozgat Merkez, Sorgun ve Yerköy'dür. En büyük kent olan Yozgat'ın nüfusu 50 bine ulaşmıştır. 25 bini aşkın nüfusuyla ilin üçüncü büyük kenti olan Yerköy ise, hemen batısında yer alan Kırşehir iline bağlı Çiçekdağı kasabasıyla birleşecek biçimde gelişmektedir.
Yozgat Kaplıcaları

Yozgat'ın Coğrafî Yapısı
       Anadolu'nun orta kesimindeki yaylalardan bir bölümü Yozgat ilinin sınırları içinde kalır. Akarsu vadileriyle yarılmış olan bu dalgalı düzlükler Bozok Yaylası adıyla anılır. Ortalama yüksekliği 1.200 metre ile 1.400 metre arasında değiştiğinden, çevrede yer alan ve yükseltisi 2.000 metreyi aşan dağlar Bozok Yaylası'ndan bakıldığında fazla yüksek değilmiş gibi görünür. Bozok yaylasının akarsular tarafından parçalanmış olan vadi kesimleri ilin başlıca tarım alanlarıdır. Yaylanın yüksek kesimlerindeki otlaklar hayvancılık açısından büyük önem taşır.
       Batı kesimi dışında ilin çevresi bazı dağlar ve dağ dizileriyle kuşatılmış durumdadır. Deveci Dağları'nın batı uzantıları ilin kuzeydoğu kesimine sokulur İlin doğu kesimini Akdağlar engebelendirir. Akdağlar'ın güneybatı kesiminde yer alan Akdağ'ın 2.281 metreye erişen Hamzasultan Tepesi ilin en yüksek noktasıdır. İlin güney kesiminde Kurşunlu Dağı, kuzeybatı kesiminde de Zincirli Dağı yükselir. İl alanının yarısından fazlası yaylalardan oluşurken dağların kapladığı alan yüzde kırk kadardır.
        İl topraklarından kaynaklanan suları Çekerek Çayı ve Delice Irmağı toplar. Çekerek Çayı il sınırları dışında Yeşilırmak'a, Delice Irmağı da gene il sınırları dışında Kzılırmak'a katılır.
       Vadi tabanlarının genişlediği kesimlerde yer alan alçak düzlüklerinil topraklarında kapladığı alan %11 kadardır. Sulama yapılabilen bu düzlükler il tarımında büyük önem taşır.

Yozgat Turistik Yerler

Yozgat'ın İklimi ve Bitki Örtüsü
       Kara ikliminin etkisi altında kalan Yozgat ili en çok kışın ve ilkbaharda yağış alır. İl merkeine düşen yıllık ortalama yağış miktarı 540 mm'ye yakındır. Yozgat ilinde kışlar kar yağışlı ve sert geçerken, fazla uzun sürmeyen yazlar sıcak ve kuraktır. Deniz etkilerinin çok az da olsa hissedildiği kuzey kesimdeki Çekerek Vadisinde iklim biraz daha yumuşaktır.
      yozgat ilinde doğal bitki örtüsü genellikle bozkır görünümündedir. İnsan eliyle büyük ölçüde yok edilmiş olan ormanların başlıca kalıntıları Akdağlar'daki ormanlar ile il merkezi yakınında yer alan karaçam ormanıdır. Yozgat Çamlığı adıyla anılan ve koruma altına alınmış olan bu karaçam ormanının bulunduğu alan ülkemizinilk ulusal parkıdır.
Yozgat Tarihi ve Turistik Yerler


Yozgat İli'nin Ekonomisi
      Yozgat ilinde halkın önemli bir bölümü geçimini tarımdan sağlar. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa, baklagiller, yem bitkileri, kavun, karpuz, patates, soğan, nohut, çavdar, üzüm, domates, ayçiçeği, elma ve lahanadır. Hayvancılığın il ekonomisinde çok önemli bir yeri vardır. Çok sayıda koyun, sığır, kıl keçisi ve Ankara Keçisi yetiştirilen Yozgat ilinde elde edilen başlıca hayvansal ürünler et, deri, yün ve tiftiktir. Yozgat ilinde tavukçuluk ve arıcılık da yapılır.
       İl sanayisi fazla gelişmemiştir. Yöredeki başlıca kruluşlar bira, un, bitkisel yağ, yem, deri, çivi, çimento, prefabrik konut ve tuğla fabrikalarıdır.
      Anadolu'nun çeşitli kesimlerini birbirine bağlayan kara ve demiryollarını birbirine bağlayan Yozgat ili ulaşım açısından önemli bir konumdadır.
      Yozgat ili yeraltı kaynakları bakımından zengin sayılır. Bu kaynaklardan başlıcaları demir, flüorit, grafit ve mermer yatklarıyla şifalı maden suyu kaynaklarıdır. Sarıkaya ilçesindeki Tersili Kaplıcası'ndan çıkan sıcak madensularının özellikle romatizmal hastalıklar üzerinde olumlu etkisi olduğuna inanılır.
       Yozgat kentinin birkaç kilometre güneydoğusunda yer alan Yozgat Çamlığı Milli Parkı il halkının yararlandığı başlıca eğlence ve dinlenme yeridir. Bozkırlarla kaplı kıraç arazilerin ortasındaki bu çamlık yüzyıllar boyunca sürdürülen acımasız orman katliamından arta kalan bir orman topluluğudur. Yöre halkının koruması sayesinde günümüze kadar ulaşan Yozgat Çamlığı eskiden Yozgatlıların yazın çıktığı bir yaylaydı. Daha çok karaçamlarla kaplı olan 264 hektarlık bu tepelik alan 1958 'de Ulusal Park olarak korumaya alınmıştır.

Yozgat Manzarası, Yozgat Çamlığı

Yozgat'ın Yöresel Yemekleri
Yozgat Mutfağı Tandır Kebabı

       Pastırmalı Yozgat Böreği,İç Anadolu Yemekleri, Desti Kebabı, Yoğurtlu Madilimak (Madımak), Arabaşı
Patates Çorbası, İncir Uyutması, İçli Bulgur Pilavı, Çullama, Bulama Çorbası, Mayalı Bazlama, Altüst Böreği, Yozgat Böreği, Patatesli Börek, Pezzik Cacığı, Bezdirme, Yozgat Böreği, Bulgur Pilavı, Madımak, Şöbiyetgibi kendine has yemekleri vardır Yozgat Mutfağının...
Yozgat Arabaşı Çorbası


1 Ocak 2013 Salı

VAN

Van'ın telefon kodu 432
Van'ın plakası ise 65 'tir.

Van'ın yüzölçümü 19.069  km²
Van'ın nüfusu ise 1990 yılı verilerine göre 642.099 kişidir.

Van'ın İlçeleri
      Van Merkez, Bahçesaray, Başkale, ÇAldıran, Çatak, Edremit, Erciş, Gevaş, Gürpınar, Muradiye, Özalp, Saray.

Van'ın Tarihi ve Turistik Yerleri
       Van Gölü kıyıları, Akdamar Adası, Bendimahi Çağlayanı, Horhor Bulağı; Toprakkale, Van, Norkuh, Hoşap ve Körzüt Kaleleri; Akdamar Kilisesi; Van Ulucamisi; Hüsrev  Paşa ve İzdişar Camileri; Halime Hatun Kümbeti; Hoşap Köprüsü, Van Müzesi.

Van Hakkında Bilgi
      Van ili Doğu Anadolu Bölgesi'nin doğu kesiminde yer alır. Yüzölçümü açısından ülkemizin en büyük illerinden biri olan Van'da yerleşmeye elverişli alanlar oldukça sınırlıdır. Büyük bölümü yüksek, engebeli ve dağlık alanlardan oluşan Van ilini etkisi altında tutan sert iklim, başlıca ekonomik uğraş olan tarımsal üretimin çeşitlenip gelişmesine olanak sağlamaz.
       Çok eski bir yerleşim alanı olduğuna ilişkin birçok buluntuya rastlanan Van İli, tarihi yapı kalıntıları açısından fazla zengin sayılmaz. Urartu uygarlığının en önemli merkezlerinden biri olan Van Kalesi ve Ermenilere ait dinsel yapıların bulunduğu Akdamar Adası ilin başlıca turistik zenginlikleridir.

Van'ın Coğrafî Yapısı
      Van Gölü kıyısı ve bu kıyıya açılan vadile dışında ilin hemen her kesiminde doruğu 3.000 metreyi aşan dağlara rastlanır. Van İli'nin kuzey kesimindeki dağlar Aladağ yada Aladağlar, orta kesimdekiler ise Van doğusu olarak adlandırılır. İl topraklarının güneybatı ve güney kesiminde yer alan dağlar ise Güneydoğu Toroslar'a bağlıdır. Kuzey kesimi engebelendiren Aladağ'ın doruğu 3.356 metreye erişir. 3.660 metre yüksekliğindeki Tendürek Dağı'nın en yüksek noktası Ağrı il sınırındadır. İlin doğu kesimindeki başlıca yükselti Haravil Dağı olarak da adlandırılan Yiğit Dağı'dır. Van Doğusu Dağlarından başlıcaları Pirraşit Dağı, Erek Dağı, Mengene Dağı, İspiriz Dağı ve İlin en yüksek noktası olan Koçkıran Dağı'dır. Güney kesimde yer alan ve Güneydoğu Toroslar'ın parçası olan başlıca yükseltiler ise Artos Dağı olarak da bilinen Çadır Dağı, Müküs Dağı, Kavuşşahap Dağı, Arnas Dağı olarak da adlandırılan Kepçe Dağı ve Gökdağ'dır. Dorukları yılın büyük bölümünde karla kaplı olan bu dağların bazı kesimlerinde yazın çayırlarla kaplanan sulak yaylalar önemli hayvancılık alanlarıdır.
       17. Yüzyılda imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşmasıyla belirlenen İran sınırı ilin doğusundaki dağların en yüksek noktalarını birleştiren su bölümü çizgisinden geçer. Sınır çizgisi küçük bir istisna dışında Van ve Erçek Gölleri ile Urmiye Gölü kapalı havzalarını birbirinden ayırır. Bu istisna başlangıç kolları Mengene Dağı'nın kuzey yamaçlarından doğduktan sonra İran'daki Urmiye Gölü'ne dökülen Kotur Çayı'dır.
      Van İli topraklarından kaynaklanan suların  çoğu Van Gölü'nü besleyen akarsular tarafından toplanır. Bunlardan başlıcaları Zilan Deresi, Deliçay, Bendimahi Çayı, Marmit Çayı olarak da bilinen Karasu ve Hoşap Suyu'dur. Erçek gölü'ne dökülen akarsulardan en önemlisi Memedik Çayı'dır. Van İli'nin güneydoğu ve güneybatı kesimlerinden kaynaklanan akarsular iseDicle ırmağı aracılığıyla Basra Körfezi'ne ulaşır. Türkiye sınırları dışında Dicle Irmağı'na katılan Büyük Zap Suyu, Yiğit Dağı'nın kuzey ve Mengene Dağı'nın güneydoğu yamaçlarından doğan derelerin birleşmesiyle oluşur. Dicle Irmağı'nın önemli kollarından biri olan ve bazı haritalarda Uluçay olarak yazılan Botan Çayı'nın başlangıç kolları olan Çatak ve Bahçesaray Dereleri de il topraklarından çıkar.
       Van İli'nde birçok doğal  göl vardır. Bunlardan başlıcaları Erçek, Süphan ve Tuz (Kazlı) gölleri ile Akgöl'dür. Doğu anadolu Bölgesi'nin üçüncü büyük doğal gölü olan Erçek Gölü'nün suları dışa akışı olmadığından tuzlu ve sodalıdır. Van ilindeki başlıca yapay göl ise Keşiş Gölü olarak da bilinen Turna gölü'dür. Türkiye'nin en büyük doğal gölü olan Van gölü'nün doğu kesimi il sınırları içinde yer alır.
       Van İli'nde 2.000 metreden daha alçak alanlara rastlanmaz. Ovalar Van Gölü kıyısında ve Vadi tabanlarının genişlediği kesimlerdedir. Dağlık alanlar ile orta yükseklikteki yamaçlarda aşınmayla düzleşmiş dalgalı düzlüklere de rastlanır. bunlardan başlıcaları Van Erciş, Çaldıran, Muradiye ve Hoşap avaları ile Erçek Düzü'dür.

Van'ın İklimi ve Bitki Örtüsü
       En çok ilkbaharda yağış alan Van, Doğu Anadolu Bölgesinde görülen sert kara ikliminin etkisi altında kalır. Van Gölü kıyısında iklim iç kesimlere göre biraz daha yumuşaktır. Kışları kar yağışlı geçen il merkezinde bazı kışlar hava sıcaklığı -25°C'nin altına bile düşer. Daha iç ve yüksek kesimlerde daha düşük hava sıcaklığına rastlanır. Yazın Van kentinde 40 °C'ye çıkan sıcaklar görülmez. Bu kentte yıllık ortalama yağış miktarı 400 mm'ye ulaşmazken ilin yüksek kesimlerinde bu miktar 1.000 mm'yi aşabilir. Kışın görülen yoğun kar yağışı nedeniyle bazı ilçe merkezleri ve köylere ulaşabilmek bir süre için olanaksız hale gelir.
       Van ormanları bakımından ülkemizin en yoksul illerinden biridir. Bunun başlıca nedeni, çok eski bir yerleşim alanı olduğundan, ormanların yüzyıllardan beri insanlar tarafından kesilmesi ve iklim koşullarının yeniden doğal orman oluşumuna elverişli olmamasıdır. Yalnızca güneybatı kesimdeki dağlarda bazı meşe kalıntılarına rastlanan ilin doğal bitki örtüsü bozkır görünümündedir.

Van İli'nde Ekonomi
       Fazla gelişmemiş illerimiz arasında yer alan Van'da ekonomi daha çok hayvancılık ve ticarete dayalıdır. İkliminin sertliği ve ekime elverişli topraklarının sınırlılığı tarımsal üretimin çeşitlenmesine olanak tanımadığından en önemli uğraş hayvancılıktır. Ovalık alanlarında sığır besiciliği yapılan ilde yaylacılık yöntemiyle kıl keçisi ve çok sayıda koyun yetiştirilir. Kışı Siirt ve Şırnak yörelerindeki kuytu köylerde geçiren yarı göçebe aşiretler sürülerini yazın Van yöresindeki yaylalara çıkararak otlatırlar. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği daha çok canlı hayvan ticaretine yönelik olarak yapıldığından hayvansal ürün miktarı ve verimi düşüktür. Van yöresinin en önemli hayvansal ürünü otlu peynirdir. Hayvansal üretimin geliştirilmesini özendirmek amacıyla Van ilinde bazı sanayi tesisleri kurulmuştur. Van İli'nde hayvancılığın gelişmesine katkıda bulunan başlıca kuruluş Erciş'teki AltındereTarım İşletmesidir. Hayvancılığın diğer dalları arıcılık ve tavukçuluktur.
       Ekime ayrılabilen topraklarıyüzölçümünün yüzde onunu bile bulamayan Van ilindeki sulanabilen bazı topraklarda bitkisel üretim yapılır. Başta yem bitkileri olmak üzere en çok buğday, şekerpancarı, patates, arpa, lahana, kavun ve karpuz yetiştirilir.
       Van İli'nde sanayi fazla gelişmemiş bir düzeydedir. Başlıca sanayi kuruluşları et kombinası ile un, süt ürünleri, şeker, yem, deri ve ayakkabı, yün ipliği, çimento, tuğla ve kiremit fabrikalarıdır. Ayrıca tereyağı ve peynirüretilen mandıralar da vardır.
       Zengin bir tarihi geçmişe sahip olan Van yöresi turizm açısından önem taşır. Urartular ve Ermeniler tarafından yapılmış olan tarihi yapıları görmek için her yıl Van'a birçok turist gelir. Van ilindeki en önemli yeraltı zenginliği Erciş yöresinde bulunan linyit yataklarıdır.
       Bir sınır ili olan Van, ulaşım açısından önemli bir konumdadır. Türkiye'yi İran'a bağlayan demir yolu Van ili topraklarından geçer. Tatvan'ın Tuğ İskelesi ile Van İskelesi arasında feribotla taşınan vagonlar Özalp'in güneydoğusundaki Kapıköy sınır kapısında İran'a ulaşır. Van Gölü kıyılarından geçenb karayolu da Van ilindeki yerleşim yerlerini öteki merkezlerine bağlar.

Van İli'nin Yöresel Yemekleri ( Van Mutfağı )
       Çiriş Kavurma, Sengeser, Cıngırtma, Etli Bostaniye Köftesi, Eşgili Yemeği, Kahvaltı Cacığı, Sulu Giliko, Kavut, Murtağa, Helise, Kelecoş, Kürt Köftesi, Ayva Yemeği, Çılbır, Erik Pestili, Eşkili, Kavut Tatlısı, Kaşık Tatlısı, Erik Kızartması, Gavut, Cacık, Otlu Peynir, Boranı, Çırış Pılavı, Çırış Mıhlası, Ayran Aşı, Bulamaçlı Kefal Kızartması, Kefal Kızartması, Bulamaçlı Tandır Balığı, Sade Tandır Balığı  gibi kendine özgü yemekleri vardır.


      

30 Aralık 2012 Pazar

TUNCELİ

Tunceli İli'nin Telefon Kodu 428
Tunceli İli'nin Plakası  ise 62 'dir.

Tunceli İli'nin Yüzölçümü 7.774   km²
Tunceli İli'nin Nüfusu ise 1990 yılı verilerine göre 133.398 'dir.


Tunceli'nin İlçeleri
      Tunceli Merkez, Çemişkezek, Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Ovacık, Pertek, Pülümür.

Tunceli'nin Tarihî ve Turistik Yerleri
      Munzur Vadisi Milli Parkı; Mazgirt ve Pertek Kaleleri; Korluca ve Ulukaledeki Kiliseler; Yelmaniye, Elti Hatun, Ulukale ve Seğmen Camileri, Aşağıcami (Çelebi Ali Camisi) ve Yukarıcami (Baysungur Camisi); Sivdin ve Çemişkezek Köprüleri; Hamam-ı Atik (Eski Hamam); Uzun Hasan, Ferruh Şad Bey ve Çoban Baba Türbeleri; Ulukale Meydan Çeşmesi.

Tunceli Hakkında Bilgi
       Tunceli İli toprakları, kuzeydoğuda Karasu Irmağı vadisinden güneyde Keban Baraj Gölü'ne kadar uzanır. Genellikle kuzeyden güneye doğru gidildikçe alçalan bu topraklar, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat Bölmü'nde yer alır.
       Osmanlı döneminde yöre halkının büyük bölümü kürtler ile Ermeniler'den, küçük bir bölümü de Türkmenlerden oluşuyordu. Yöre halkı eskiden olduğu gibi Osmanlı döneminde de uzun süre aşiret reislerine bağlı olarak özerk biçimde yaşamını sürdürdü. Bölgesel ve yerel eşitsizlikler nedeniyle Cumhuriyet dönemibaşlarında da bazı ayaklanmaların baş gösterdiği yörede yaşayan aşiretlerden bir bölümü Türkiye'nin başka bölgelerine sürgün edildi. Bu aşiretlerden bazıları geri döndüyse de yörenin ekonomik olanaklarının kısıtlı oluşu, gelişme için gerekli yatırımların sağlanamaması ve alınan bazı yönetsel önlemler nedeniyle, halk yeni iş olanaklarına kavuşmak umuduyla büyük kentlere göç etmekte ve Avrupa Ülkelerine gitmektedir.

Tunceli'nin Coğrafî Yapısı
       Tunceli İli, Yukarı Fırat Bölümü'nün en engebeli kesimlerinden birinde yer alır. Akarsu vadileriyle derin biçimde parçalanmış olan il topraklarının büyük bölümü dağlık alanlardan oluşur. tunceli İli'nin kuzey kesimini batı-doğu doğrultusunda uzanan Doğu Toroslara bağlı dağ dizileri engebelendirir. Yer yer 3.000 metereyi aşan bu dağ dizileri Munzur Dağları ile Karasakal Dağı, Bağırpaşa Dağı ve Koşan Dağı'dır. Bağırpaşa Dağı'nın 3.293 metreye erişen doruğu Tunceli İli'nin en yüksek noktasıdır. Munzur Dağları ile Bağırpaşa Dağı'nın yüksek kesimlerinde yer alan ve yazın gür çayırlarla kaplanan yaylalar ilin başlıca hayvancılık alanlarıdır. Munzur Dağları'nın güneyinde yer alan bir çöküntü alanı olan Ovacık ovası da ilin başlıca üretim alanlarıdır. Bir başka çöküntü alanı olan Pülümür Ovası daTunceli ilindeki küçük düzlüklerdendir. Bunlardan daha geniş alanlar kaplayan bazı düzlükler Keban Baraj Gölü'nün suları altında kalmıştır.
      Tunceli ilinden kaynaklanan sular, Fırat Irmağı aracılığıyla Basra Körfezi'ne ulaşır. Kuzey kesimden doğan bazı küçük derelerdoğal sınır oluşturan Karasu Irmağı'na katılır. Eskiden Murat Irmağı'nın başlıca kollarından olan Peri Suyu ile Munzur Suyu günümüzde Keban Baraj Gölü'nü besleyen birer akarsu durumundadır. Tunceli İli'nde doğal bir göle rastlanmaz. Keban Baraj Gölü'nün doğu, kuzey ve kuzeybatı kesimleri il sınırları içindedir. Tunceli İli'nin özellikle kuzeydoğu kesimi ülkemizin oldukça etkin bir deprem bölgesinde yer alır.

Tunceli'nin İklimi ve Bitki Örtüsü
       Tunceli İli Doğu Anadolu Bölgesi'nin sert kara ikliminin etkisi altında kalır. Kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Ama güney kesim, kuzey kesime göre daha az soğuk ve daha az yağışlıdır. Tunceli'de kışın -29 °C ye düşen soğuklar, yazın da 40 °C yi aşan sıcaklar görülebilir.
       Tunceli ili doğal bitki örtüsü açısından oldukça yoksuldur. Ormanlar büyük ölçüde yok edilmiştir. yüksek kesimlerde meşe ve ardıç ormanları vardır. Diğer kesimlerde çalılıklar geniş alanlar kaplar.

Tunceli'nin Ekonomisi
       Büyük Bölümü kırsal kesimde yaşayan il halkı geçimini daha çok hayvancılıktan sağlar. Tunceli'de yaylacılık hayatında yaygın olarak kıl keçisi ve koyun yetiştirilir. Yarı göçebe aşiretler tarafından kışın kuytu kesimlerdekikom ve köylerde barındırılan sürüler, yazın sulak çayırlarla kaplanan yüksek yaylalaraçıkarılarak otlatılır. Kışın hayvanların beslenmesi için kuru ot ve samanın güçlükle bulunabildiği yörede çok az miktarda hayvansal ürün elde edilir. Bunun nedeni hayvancılığın canlı hayvan ticaretine yönelik olmasıdır. Sağılan sütlerden elde edilen tereyağı ve peynirler yerel olarak tüketilir.
       Ekime elverişli alanları oldukça sınırlı olan Tunceli'de tarımsal üretim miktarı oldukça azdır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri çeşitli tahıl türleri, şekerpancarı, fasulye, patates ve soğanın yanısıra birkaç meyve türüyle sınırlıdır.
       Tunceli sanayisi en geri olan illerimizdendir. İldeki sanayi kuruluşları genellikle tarıma dayalı olarak üretimde bulunur. Bunlar un, yem ve yün ipliği fabrikalarıdır. Dokumacılık yapılan tezgahların yaygın olduğu yörede küçük sanayide geri düzeydedir.
       Tunceli İli yeraltı kaynakları açısından da yoksuldur. Kayatuzu yatakları bulunan ildeki bazı tuzlalarda özellikle yazın bir miktar tuz üretilir.
       Elazığ'ı Pülümür üzerinden Erzincan'a ve Erzurum'a bağlayan önemli karayolu il topraklarından geçer. İlin öteki merkezleriyle bu karayolu arasındaki bağlantıyı sağlayan düşüknitelikli yollar kışın yoğun kar yağışı nedeniyle zaman zaman ulaşıma kapanır.
       Doğal değerler açısından zengin olan Munzur Vadisi Milli Parkı ülkemizdeki en büyük Ulusal Park'tır. Ulusal Park alanı kuzeyde Mercan Dağları'nın Erzincan il sınırları içinde kalan güney yamaçlarından Munzur Suyu Vadisi boyunca güneyde Tunceli kentine kadar uzanır. Bu alan içinde kurulmuş olan bir orman içi dinlenme yeri, bir alabalık üretme istasyonu ile çeşitli av hayvanları için oluşturulmuş bir koruma ve üretme alanı vardır. İlin batı kesimindeki Yılan Dağı'nda da yabankeçileri için kurulmuş olan bir koruma ve üretme alanı yer alır.


Tunceli'nin Yöresel Yemekleri
      Eşkene, Soğan Dolması, Bağ Teveği Sarması, Nahna Köftesi, Hazır Lop Köftesi, Döğürcekli İçli Köfte, Etli Köfte, Yoğurtlu Köfte, Binbar Dolması, Kelle Paça, Keşkek,  Döğme Kebap, Şakka Çorbası, Kalbur Hurması, Hırınç, Cumur, Yumurtalı Ekmek, Değirmen Poğaçası, Patile, Taş Ekmeği, İçli Köfte gibi yöresel yemekleri vardır.